Kasım 17, 2009

feda ettigimiz hersey, bir hic ugruna; biliyoruz..


Kostur, kendini unut, yeniden ama yeniden yarat, bastan yaz ruhu.. Yeniliyorsun.. Yetmiyor kimseye.. Olman gereken bir formatın var zihinde.. Baktıgın kimse seni gormuyor.. Gormek istedikleri kadar varsın orada. Algıladıkları yeni formatlanmıs bir robottan ötesi degil. Daha estetik, daha konuskan ama yine de özüne, olması gerekene saygılı.. Öncesinde olana, onu yaratana saygılı olmalı yeni halin.. İtaat etmeli.. Ama sen ne icin oradaydın? Nasıl sevilmistin ki? Kıyafetinin siyahı mı cezbetmisti karsındakini? Sen sen degildin zihinde.. Bir baskasının kıyafetini giyip, onu taklit etmeye sartlandırılmıstır.. En derinde ne varsa oydun. Sen degildin yansıyan hayatına bir baskasının.. Kontrol edilmeliydin, 'o' olabilmek icin. Bir baskası oldugun gercegi her zorlamada yansıdıkca dısındakine, itelendin. Bir baskasının yasamında fazlalık oldun.. Kendine bulandı miden. Olmaya calıstıkca bir digeri.. Olmadı, yapamadın. Vazgecebilme hakkını kullandın. Bütün yıkılmana karsın, durdugun o yer sendin..!

Kasım 16, 2009

demek istedigini anımsamamak


İcmekle yasam sürmüyor olsa da, yine de uyusturmak icin kendini en iyi yol bu.. Tek basınalık kavramı var mı? diye soran bir insanı anımsatan bu soruyu soruyorum kendime.. Bir de ozledigimi anımsıyorum onu.. Hayır yok! Ve iste bu yuzden uyusmak gerekli. O kadar sacma sapan kalabalıklarla bogusuyorsun ki yasamda, durup bir 'oh' diyecek anın bile olmuyor bazen. O boguntuda yitiyorsun zihnini. Ve kendi basına kalma hallerinde, durdugunda butun herkezden ötede bir an; aynı bir zombi virüsü gibi, bulasıcı bir hastalık gibi onlardan oldugunu hissediyorsun. Bos boğazlıklarıyla unlu, cenesi düsük, herseyi bilen, cok cözmüs, cok anlamıs gibi yasayan o insan toplulugunun sefil bir uyesi gibi. Belki de bu noktada, bu basdonmesine, bu kendini kaybetmislige iyi gelen teksey alkol. O zaman kendine donuyorsun. Yoksa kandırıyor musun kendini? Hicbir zaman herseyi biliyorum, dagılın tadında bir insan olmadım. Bunun imkansızlıgından da hic yakınmadım. Ama yüzlerce bilge insan etrafından dört dönerken, insan bir 'hadi canım' duygusuna kapılıyor. O veri dagıtılırken sizlere ben neredeydim soruları, sizi yapısıpta kalkamadıgınız o taze asfalta bir kere daha yapıstırıyor. Her yanınız cam kırıkları. Kımıldadıkca acıyor canınız. Acı sizin mi? Debelendikce bu battıgınız zift yıgını sizin mi? Kimin sancısı bu? Yola cıkarken siz boyle bir anlasmanız yoktu. Yolunuz belliydi, onarım ve calısma ancak siz talep ettikce olmayacak mıydı? Kimdi boyle tepeden inme yasamınızın yollarını telef eden? Ne zaman yenilenmeye kalksanız, bu boyle degil boyle diyen insanlar olmadı mı? Kimin doğrusuydu sindirdikleriniz? Ve sonrasında size ait olmayanlarla bir kösede tek basınıza kaldıgınız? Yeniden kendinizi onardıgınız..? Basaramama hali nedir ki? Neyi basaramamıssın ki yasamda? Cesitliligin bollugunda, yaptıkların bir anlamda basarı degil midir? Standart bir modele baglı kalan zihniyetten kopup geldigimiz bir nokta yok mu? Bitkinlik hali cok yorucu. Herseyin basındayken, bu basaramamıslık hissiyatı, derin bir kırgınlıkla ayagımı yasamdan kesiyor. Susup bekliyorum aranızdan cekilmeyi. Adımın anılmadıgı topraklarda yeniden var olmak hali. Bu dusunce belki de tutan beni ayakta.

Nisan 08, 2009

Biraz daha...

Baslık denilen sey konuyla ilgilidir. Ama bir konunuz yoksa, sırf kalabalıksa amac, ilk kelimeye ulasmak daima zor olmakta. Biraz daha sabredebilsem, su anda sarf ettigim kalabalıgın bir konusu olabilirdi. Hahahaha, bir sene olmus yazmayalı diye giris yapar, sonra kendi kendime sundurebilirdim. Ama iste son ana kadar bekleyemedigimden, var olan neyse su anda zihnimde, onunla idare edecegim.

Saat 16.16. Bu bana birsey kazandırdı mı diye soyle bir bakındım. Hayır, hersey hala yerinde. Cok yogun bir donemi geride bıraktım. Bu yogunluk basa bela oluyor bitince. Hep oyle zihin yorgun, kosturmacada kalmaya alısıyorsunuz. Ve sonra bıcak gibi kesiliveriyor hersey. Oyle gerzek gerzek kalıyorsunuz ortada. İste bekledigin an, haydi cicek bocek. Hani imreniyordun gezip tozanlara? İste an bu an. Birseyi istemek, arzulamak, bu sadece ulasabilme ihtimalinin guzelligiymis. (-mis neyse. sanki ogrenemedin bu yasa kadar.! zevzek)

Yine basladıgım yerdeyim. Butun isteklerimin suyunu cekip, gozumun onunde tencereye yapıstıgını goruyorum. Kazısan cıkmaz. Atmak lazım. Atsan yenisi dunya para. Tel yok mu tel? Hah onunla yanında vim belki. Zorlasak? Her tencerenin yeni bir baslangıca ihtiyacı vardır. Durup dusunmesi icin, bir baska tencereyle degistirilmeli belki, yada iyi bir parlatma islemi. Dısı sıkır sıkır olunca, hersey duzelir mi ki? Ya bu tencere mevzusu ne?? Ben hamster olma halinden bahsedecektim. Tencereyi aklıma kim soktu!! Ay bir dagılın!

Evet bastan alıyorum. Gecen temmuz ayından beri zor zamanlar gecirdigim pek soylenemez. Duymaktan hoslanmadıgım haberler almadım degil. Ama bu durumları, hepimiz birbirimize kenetlenmissek, yasanan hersey bana ait degil. Hepimiz icin gecerli durumlar icin süzülmek tamamen haksızlık, bilinciyle atlatabildim. İncinip, ezilip buzulsemde, sonucta geciyor iste. Onları zamanda, ait oldukları yerlere, hakkıyla bırakabilme becerisi gelistirdim ben. Hakkımı yemeyeyim. Bakıyorum, bu basımı goge erdirmedi. Olsun. Ama nihayetinde 30'lu yaslarının buyusunde (!) hala bir hamster zihniyetiyle yasadıgın ayırdındayım. Bilmek hakikaten, gelismeyi saglamıyor kimi insanda. (bkz.BEN) Camı acayım, bir dakika.... Guzel bir hava var dısarıda. Ofise tıkalan butun insanlar gibi bende, aksam olmadan iki aydınlık goreyim, gunes gozume kacsın, serin serin bir hava teneffus edeyim derdindeyim. Bir de derdim uzun cumle kurmak sanki. Hastasıyım kendimin..

Konu evet hım, hamster olma hali. Dunyada bu kadar cok calkantının icinde, kendi hayatımın ayrıntıları elbette manasız. Ama 40'lı yaslarımda hala yasıyor olursam, kendi kendimle eglenme derdindeyim. Klavye sakırdatmaktan, kagıda kaleme allerji gelistirdim bir de. Oy oyy.. Ve hala konuya giremedim. Neden? Cunku, odak sorunu olan bir insanım. Su anda pek cok hamsterın zihnimde ucusması, kelimelere hukmedecegim anlamına gelmiyor azizim. Hamster olma hali....

Evet evet, kosu carkıma gitmeliyim.. Lay lay, kosmalı kosmalı surekli kosmalı.. Ay yoruldum mu ne? Biraz tunele atmalı bunyeyi uyumalı.. Neeee!!! Hayır, hayır fazla uyumus olmalıyım. O cark donmeli, lanet olsun...! Gec kaldım, gec kaldım... Bu kadar sanırım bir hamster olma hali. Yoksa o carkın surekliliginde, bilimsel bir atılıma imza attıgını dusunemeyiz degil mi? İste uzun zamandır bende kendimi bu kadarlık bir bilincle yasatıyorum. Bir telas bir kosusturma, sonrasında yorgunluktan bitkin bir bedeni dinlendirme hali ve telasla uyanıs. Uzaktan bakabildigim anlarda, bu cok basit gorunmekte. İcindeyken, dunyanın en onemli isini yapıyormusum gibi. Oysa kendime ait kıytırık alanlar dahil, oyle onemli bir insan degilim. Dunyayı falan da kurtarmıyorum, bilimsel atılımın yanından gecmiyorum. İsler yetisir, telas yok tadında dolanamıyorum. Butun telasım carkın donmesi. O cark dondukce, ben kendimden uzaklasabiliyorum. Kendini dinleme halinden kosarak, cosarak arada cekirdek citleyerek uzaklasıyorum.

Bu baskaları icin yasama haline kaptırma durumu, benim yıllar yıllar boyunca yaptıgım birsey. Yeni anlamadım. Su aralar zihne dusuyor sıkca. Bir ses yukselmeye calısıyor. Kulakları tıkamak bir ise yaramıyor sonucta. Ne istiyorsun diyor? Bu soruyla birlikte, tuylerim diken diken oluyor. Ne istiyorum?

Temmuz 23, 2008

Acayip toz yapmis..


E tabi bu kadar bası boş bırakırsan ortalıgı sonuc bu olur.
-Mayıs ayından beri uzun sureli tatile cıkmıs bir insansınız Kedisi Kaybolan Hanım, ne bekliyordunuz?
- Rica ediyorum, bir de siz uzerime gelmeyiniz ic sesim. Malum atraksiyon eksikliginden, manasız ne yazsam dusuncesinden 2 adım oteye gidemeyen bir bunyeyiz. Fazlasını beklemek ayıp olmuyor mu?
-Hic yakısmıyor size bu tutum. Halbüse, ordan burdan manidar konular tutup yakalayıp, kafa goz yararak anlatabileceksiniz gibi duruyordunuz burdan. Neyse, ben sizi mesgul etmeyeyim de, zar zor bulduk sizi kacırmayalım..

Düşüncesi düşüklük böyle birşey işte. Dur, sus kar etmiyor azizim. Neyse, bu düşünce meselesine acayip takmış durumdayım. Öyle ki düşünmekten yazamıyorum. Çok güzel düşünüyoruz. İçimde barınan, beleşçi her tipten bir ses yükseliyor. Arada herkez birbirine bozuk atıyor. Sonra ben bu beleşçilerin hepsine birden bozuk atıyorum. Derin bir sessizlik içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Taaa ki memnuniyetsiz bir kiracı, ama ama yönetim uyuyor mu? diye diye, beni uğultusuyla belertene kadar.

Tatil istiyorum. Ama düşünüyorum. Çok pis planlar yapıyorum. Şöyle yaparım, böyle giderim, böyle yerim falan diye. Ama bir bakıyorum herşey aynı. Ben kendimi öyle bir kaptırmışım ki, gitmek şöyle dursun, aşırı hata vermiş bir beynin esiri olmuşum. Düşünüyorum, öyleyse varım benim için geçerli degil. Düşünüyorum öyleyse eylemsizliğin esiriyim daha uygun. Düşünmekten hiçbir şey yapamıyorum. Alam ne manasız bir şey oldum çıktım ben. Temizlik, yemek, gezmek, iş, alışveriş. Aklınıza ne gelirse. Sözde planlama yapıyorum gazı altında, eylemden yoksun bir iç dünyanın esiri oldugumun ayırdında, ben çıkışa doğru koşuyorum. Ama çıkışın yerinin doğru olmadığını düşünüyorum. O yüzdendir ki sürekli yer değiştiriyor yada uzaklaşıyor. Bir çeşit tembellik virüsünün etkisi altındayım. Sanki bir zamanlar saniyesinde eyleme atılan bende, uzaylılar tarafından kaçırıldıktan sonra bir eksilme, bir parcasını elin uzaylısına kaptırma gibi bir durum var. Baska acıklamam yok. Bütün suç uzaylıların.

Bakıyorum, düşüncelerin bir yerde toplandığı yok kağıda kazıyorum hepsini. Yine sözde plan yapıyorum. Vakti geldiğinde kendimi, başka hülyalara dalmış ve hiçbir şeye başlamamış buluyorum. Bu böyle gitmez, diyorum içimden. Ötekisi, iyiydik biz böyle diyor. Bir digeri, mevcut durumun sosyo-ekonomik açıdan bizi sürüklediği duruma, en dipteki (ki genelde ne dediği anlaşılmaz) başka birseye dikkat çekiyor. Derken yine bir uğultu kopuyor ve bütün sinir sistemimi bizzat şahsen kendim ayaklar altına alıyorum.

Biraz daha düşüneyim ben. Dikkatimi dağıttım yine. :'(
** Hatırladım!! Neden bu yazıya başladığımı tabi. Düşünmekten dolaylı, bir odaklanamama sorunum da var. Aslında söze, eve geleli 1.5 saat oldu ve ben hala kapıdan girdiğimde, 'hehehee, nasıl güzel müzikler dinleyeceğiz şimdi, gör bak' düşüncesini hayata geçiremediğimi anlatacaktım. Düşünmekten, düşündüğüm basit bir eylemi bile yapamıyorum, diyecektim. Ve hala ben müzik dinlemiyorum. Ay imdat!! Salaga bağladım iyice. Dur dur, açıcam artık. Başaracağınıza inanıyorum Kedisi Kaybolan Hanım.. Ama aklıma photoshopta resim bızıklamak geldi. Ve hala olumsuz. Canlı canlı benim sacmalamam ne acı yahu. Basardım, aglamak istiyorum kendime.. Buyrum efinim 'Boogie Woogie Bugle Boy' Ohhhhh!!!!! Bu ohhh kısmını hakettim ben.. Giderim simdi. Hazır bir iş başarmışken, belki kendimi şaşırtabilirim. (Evet bende pek inanmıyorum buna) (:

Mayıs 23, 2008

29 mu 30 mu?

Bütün çekmecelere baktı.
Ve nihayet aradığı şeyi buldu. Kısa bir an öfkesine yenilmişti aslında. Çekmeceyi tartaklaması bundandı. Önemsiz seyler için böyle öfkelenmesini hep gülünç bulurdu. Cünkü daha büyük sorunlar karşısında gayet sakin olurdu.
-Bu benim dengesizligim, dedi içinden. Dedigine de içten içe sırıtmayı ihmal etmedi. Nihayetinde kalemini bulmustu. Şimdi tek sorun, kendisine dürüst olup olamayacağıydı...

Diye birseyler yazmaya baslayayım dedim. Yine gerisini getiremedim. Bugun yolda yine suzulurken insanların arasından aklımda bu vardı. Pek cok yarım bırakılmıs eylem sahibi olusum. Patex bile kurtarmaz. Hepsini birbirine eklesem bile beni bir butun yapmaz. Isırılıp atılmıs bir suru an var heybemde. Bu da bir yasam bicimi sanırım. Yani bunu uzum uzum uzulup dusunmuyorum cunku. Dipten gelen bir ayarsızlık, bir mutlu olma hali var yukselirken dusunceler. Hem sızlanıp, hem de aynı eylemi surduruyorsa insan bir bildigi vardır. Yada yaptıgının anlamını bile bilmiyordur. Bu korkunc iste. Hangisi olduguma karar vermem sorunsalı yine yaş donumume denk geldi. Geleneksellestiriyorum sanırım bunu. Her sene aynı zamanda yine ertelemek uzere pörtleyecek dusunceler biriktiriyorum bir yandan. E ne sacma bir insan oldum ben yahu..

(29 mu 30 mu? Profili goruntule dedim, kabak gibi 30 yazıyor. E hani ben dogdugumda 0 yasındaydım? Ne oldu ona (: O kadar da gaza gelmistim. Her sene 29 a giriyorum ne acayip diye!!)