Temmuz 23, 2008

Acayip toz yapmis..


E tabi bu kadar bası boş bırakırsan ortalıgı sonuc bu olur.
-Mayıs ayından beri uzun sureli tatile cıkmıs bir insansınız Kedisi Kaybolan Hanım, ne bekliyordunuz?
- Rica ediyorum, bir de siz uzerime gelmeyiniz ic sesim. Malum atraksiyon eksikliginden, manasız ne yazsam dusuncesinden 2 adım oteye gidemeyen bir bunyeyiz. Fazlasını beklemek ayıp olmuyor mu?
-Hic yakısmıyor size bu tutum. Halbüse, ordan burdan manidar konular tutup yakalayıp, kafa goz yararak anlatabileceksiniz gibi duruyordunuz burdan. Neyse, ben sizi mesgul etmeyeyim de, zar zor bulduk sizi kacırmayalım..

Düşüncesi düşüklük böyle birşey işte. Dur, sus kar etmiyor azizim. Neyse, bu düşünce meselesine acayip takmış durumdayım. Öyle ki düşünmekten yazamıyorum. Çok güzel düşünüyoruz. İçimde barınan, beleşçi her tipten bir ses yükseliyor. Arada herkez birbirine bozuk atıyor. Sonra ben bu beleşçilerin hepsine birden bozuk atıyorum. Derin bir sessizlik içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Taaa ki memnuniyetsiz bir kiracı, ama ama yönetim uyuyor mu? diye diye, beni uğultusuyla belertene kadar.

Tatil istiyorum. Ama düşünüyorum. Çok pis planlar yapıyorum. Şöyle yaparım, böyle giderim, böyle yerim falan diye. Ama bir bakıyorum herşey aynı. Ben kendimi öyle bir kaptırmışım ki, gitmek şöyle dursun, aşırı hata vermiş bir beynin esiri olmuşum. Düşünüyorum, öyleyse varım benim için geçerli degil. Düşünüyorum öyleyse eylemsizliğin esiriyim daha uygun. Düşünmekten hiçbir şey yapamıyorum. Alam ne manasız bir şey oldum çıktım ben. Temizlik, yemek, gezmek, iş, alışveriş. Aklınıza ne gelirse. Sözde planlama yapıyorum gazı altında, eylemden yoksun bir iç dünyanın esiri oldugumun ayırdında, ben çıkışa doğru koşuyorum. Ama çıkışın yerinin doğru olmadığını düşünüyorum. O yüzdendir ki sürekli yer değiştiriyor yada uzaklaşıyor. Bir çeşit tembellik virüsünün etkisi altındayım. Sanki bir zamanlar saniyesinde eyleme atılan bende, uzaylılar tarafından kaçırıldıktan sonra bir eksilme, bir parcasını elin uzaylısına kaptırma gibi bir durum var. Baska acıklamam yok. Bütün suç uzaylıların.

Bakıyorum, düşüncelerin bir yerde toplandığı yok kağıda kazıyorum hepsini. Yine sözde plan yapıyorum. Vakti geldiğinde kendimi, başka hülyalara dalmış ve hiçbir şeye başlamamış buluyorum. Bu böyle gitmez, diyorum içimden. Ötekisi, iyiydik biz böyle diyor. Bir digeri, mevcut durumun sosyo-ekonomik açıdan bizi sürüklediği duruma, en dipteki (ki genelde ne dediği anlaşılmaz) başka birseye dikkat çekiyor. Derken yine bir uğultu kopuyor ve bütün sinir sistemimi bizzat şahsen kendim ayaklar altına alıyorum.

Biraz daha düşüneyim ben. Dikkatimi dağıttım yine. :'(
** Hatırladım!! Neden bu yazıya başladığımı tabi. Düşünmekten dolaylı, bir odaklanamama sorunum da var. Aslında söze, eve geleli 1.5 saat oldu ve ben hala kapıdan girdiğimde, 'hehehee, nasıl güzel müzikler dinleyeceğiz şimdi, gör bak' düşüncesini hayata geçiremediğimi anlatacaktım. Düşünmekten, düşündüğüm basit bir eylemi bile yapamıyorum, diyecektim. Ve hala ben müzik dinlemiyorum. Ay imdat!! Salaga bağladım iyice. Dur dur, açıcam artık. Başaracağınıza inanıyorum Kedisi Kaybolan Hanım.. Ama aklıma photoshopta resim bızıklamak geldi. Ve hala olumsuz. Canlı canlı benim sacmalamam ne acı yahu. Basardım, aglamak istiyorum kendime.. Buyrum efinim 'Boogie Woogie Bugle Boy' Ohhhhh!!!!! Bu ohhh kısmını hakettim ben.. Giderim simdi. Hazır bir iş başarmışken, belki kendimi şaşırtabilirim. (Evet bende pek inanmıyorum buna) (:

2 yorum:

Vladimir dedi ki...

Nerlerdesiniz yaww... özledik valla.

Matanay dedi ki...

gerçekten nerelerdeyiz sebastianım, hepbanahepbenim ve gülçinim ve tabi ki ben :D